Horma Kanyonu Aktivitesi 3-5/08/2012 yazan çizen : Yılmaz Ece
Cuma öğlen
Horma Kanyonu aktivitesini gerçekleştirmek üzere 14:00 suları Kadıköy’den yola koyulduk. Bu yıl eğitim alan arkadaşlar bizden daha heyecanlı idi. İlk kez gerçek bir kanyona gireceklerdi.
Safranbolu’ya vardığımızda hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Güzel bir yemek molasından sonra Pınarbaşı’na vardığımızda saatler 22:00’ı gösteriyordu.
Burada Ankara’dan gelen dostumuz Fikret ile buluştuk. Pınarbaşı halkı yöreye gelen yabancılarla oldukça ilgili. Köy imamının oğlu Muhammed aracımızı kanyona girdikten sonra alıp Pazar günü çıkacağımız noktaya getirecek.
Sohbet esnasında Kaymakamlığın “Horma Kanyonu’nu baştan başa geçen tahtadan asma yürüme yolu projesi”ni konuşuyoruz. Bence olası bir proje değil. Gerçi teknolojinin ulaştığı bu aşamada hiçbir şey olanaksız değil ama büyük masraf emek ve zaman gerektiriyor. Kanyon içinde bir sürü dar kanallar, şelale düşüşleri var. Anladığım kadarı ile projeyi başlatanlar bunun farkında değiller. Kanyonun her yerini ilk girişi gibi sanıyor olabilirler. Yapılmak istenen, 3 km’lik kanyon duvarları boyunca tahta bir yan yürüme yolu yapmak. Bunun için kesinlikle sanayi dağcıları çalıştırmaları gerekecek. Yukarıdan sarkıp boldlama yaparak böyle bir asma yol inşası ancak mümkün. Bu da oldukça yüksek bir maliyet.. Üstelik dar kanalarda bu yürüme yolunu nereye koyacaksınız? Su kışın kanallarda deli gibi akar, sizin asma yolunuzu söker alır.
Biz kanyonculara göre tabi ki gereksiz bir proje, buraların doğal güzelliği bozulursa kimse gelmez. Hele içinde yol olan bir kanyona kanyoncu girmez. Seneye buraya İtalyan kanyon ekibini ile girmeyi düşünüyorduk. Yöreyi Avrupalı kanyon severlere tanımak amacımız da vardı. Yazışmalarımız halen devam ediyor.
Kahvede, kanyon girişinde çadırda yatmak yerine Paşa Konağı’nda kalma önerisi yapılıyor. Bizim de canımıza minnet. Yorgunuz, çadır kurmak yerine bu otantik konakta bir gece kalmayı seçiyoruz.
Sabah şömine başı enfes bir kahvaltı. Ardından memnun bir şekilde konaktan ayrılıyoruz.
3 senedir yağış problemleri peşimizi bırakmıyor. Yine kanyon aktivitesi ve yine yağış olasılığı. Yağmurlu havalar; ıslak zeminde yürümenin zor olması, gece konaklamak için çadır olmaması, ani ve hızlı bir yağışın kanyondaki suları yükselterek sel riski doğmasını yüzünden pek tercih ettiğimiz bir hava durumu değil. Cuma günü biz Pınarbaşı’na gelirken epey ve hızlı bir yağmur olmuş. Son tahminlere göre de Cumartesi ve Pazar da yağış olasılığı var.
Cumartesi 10:00
Kanyon ağzındayız. Hava güzel, hazırlanmanın artından Muhammet’le vedalaşarak kanyona giriyoruz. Bu benim 4. girişim Horma’ya. Bu kanyonu seviyorum, dar alanda birçok atraksiyon imkânı sunuyor. 2008 yılında burada 8 işadamı 2 gece mahsur kalmıştı. Bilgi, beceri ve teknik malzeme olmadan, uygun zamanı beklemeden girmek çok tehlikeli.
10 dakika yol aldıktan sonra artık tamamen suya girmemiz gerekiyor. Hava sıcak, bu sevindirici bir durum. 1.5 saat sonra ilk ip inişi için istasyon kuruyoruz. İniş direkt akan suya yapılacak. Dünki yağış su seviyesini arttırmış, su önceki girişlerime göre daha hızlı yol alıyor.
Ekip problemsiz iniyor. Kah yüzerek, kah yürüyerek 2 uzun ip inişi yaparak 16:00 suları ara kamp yerine varıyoruz.
Kanyon sporu oldukça efor harcanan bir doğa sporu dalı. Çanta aktarma ve taşıma, hoplama zıplama, suya atlama, yüzme, çekme işlemlerini sürekli tekrarlıyorsunuz. Akşam da yattığınız yeri bilmiyorsunuz.
Aramızda konuşuyoruz. Yorgunuz, burada mı kalsak yoksa 2 şelale inişi yaparak ana kamp yerine mi ulaşsak. İnişler suyun hızlı akmasından dolayı pek kolay olmuyor. Bazılarında önce yatay geçiş ardından dikey iniş yapmak gerekiyor. Var olan boldlar çok işimize yarıyor. Yapanların tekrar ellerine sağlık. Her sene bunlar eskiyor, kanyona giren arkadaşların bunları kontrol ederek kullanması, üzerindeki kulakları sökmemesi, yanında 2-3 çelik karabina götürerek paslanan karabinaları değiştirmesi gerekiyor.
2 inişi de bitirdikten sonra nihayet 19:00’da kamp yerine varıyoruz. Yorgunluk had safhada. Sakat olan sağ ayağım iyi durumda, bu yıl kullandığım tekmelikler işe yaradı. Ancak sakat olan sol el oldukça ağrıyor.
Bütün gün ıslak neoprenlerle dolandık o nedenle önce kuru giysilerimizi giyiyoruz. Ardından odun toplama, ateş yakma faslı ve yemek. Aşçımız Cengiz ve Nurcan, bir tencerede çorba kaynıyor diğerinde kavurmalı makarna var. Sıcak yemek kanyonda hayat demek.
Hava karardı, yıldızlar soframıza bir bir konuk olmaya başladı, fenerlerin ışığında yemek çok romantik. Sohbet ederken bir yandan da ateşin ışıklarının duvarlardaki gölge oyunlarını seyrediyorum.
Az daha unutuyordum. Kanyonda tüp patlaması ile ilk yanan kanyoncu olarak tarihe geçecektim. Bizim akıllı Cengiz biten tüpü değiştirirken diğerini de ateşe yakın koymuş. Bende sırtım dönük, hemen ateşin önünde bir taşa oturmuşum. Birden bir alev topu içine kaldım. Ateşe yakın tüp her nasılsa alev almış. Aniden yerimden fırlamam ve kel olmam beni yanmaktan kurtardı. Lepiska saçlarım olaydı kesin yanmıştı. Cengiz’in kalan saçlarını tek tek yolardım herhalde J
22:00’da yatıyorum ama uyumak ne mümkün. Sık sık düşen taşlar insanı ürpertiyor. İri bir taş düşüp de üstüne gelse arkandan tek söylenecek cümle var: Kanyonda taş düştü öldü. Daha önce de aynı yerde yattım ama hiç birinde bu kadar taş düşmesi olmamıştı. Kanyonlarda yatarken mutlaka korunaklı yerler seçilmeli.
Bu ıssızlığın ortasında tepedeki yıldızları seyretmek çok hoş. Kim bilir, belki oralardan da bize bakan birileri vardır.
Dön o yana dön bu yana sabah ışıkları doğmak üzereyken sızıyorum.
Pazar : 08:00
Kahvaltıda çeşit bol. Sıcak çay da var, daha ne olsun. Toparlanma ve giyinme faslının ardında son inişimizi yapmak üzere istasyon kuruyoruz. Kanyoncular, çantaları bir bir emniyetli şekilde indiriliyor. Yükseklik yaklaşık 20 mt ve negatif. İneceğiniz yeri yukardan göremiyorsunuz. Her zamanki gibi önce Cengiz en son ben iniyoruz. İniş şelalenin hemen yanında suya yapılıyor. Ancak dediğim gibi, bu sene su fazla, indiğimiz yerden bile su üstümüze hafifçe de olsa basıyor.
Biraz oyun faslından sonra Kanyonun bu son şövalyesini de kendi ıssızlığında bırakarak son bir bakışla veda edip son kanala giriyoruz. Burada da elbet oyun havuzumuz var. 7-8 mt yukarıdan suya atlamak çok keyifli. Cengiz suya atlayıp hızlıca dibe doğru giderken, aynı hızla kaskının kafasından çıkıp havalara fırlaması görülmesi gereken bir sahne. J Çekimlerde var, izleyebilirsiniz.
Son 2 saatimiz oynamakla geçti. Bizi bekleyenler olduğunu hatırlayınca kanyon çıkışına doğru hemen yola koyuluyoruz. Inaaa nidası bu kanyonda çok kullanıldı. (Olacak o kadar da uzun boylu aşçısının çıkardığı ses) . Kanyon çıkışında gördüğüm kocaman kara yılanın yanından geçerken son kez ağzımdan fırlıyor. Yılan benden fazla korkup o da kaçmaya başlıyor. İlk kez böyle bir yılan gördüm. Parlak bir siyah ve kim bilir ne cins.
14:00 suları aklanıp paklanıp aracımıza binip Horma’ya ve Pınarbaşı’na veda ediyoruz. Hava 2 gün iyi gitti, tepemize 1 damla yağmur düşmedi. Ancak aktivite bitip yola koyulduktan sonra yağan dolu ve yağmur tam zamanında çıkmışız dedirtti. O kadar ki aracı kenara çekip epey bir beklemek zorunda kaldık.
Son olarak dikkat çekmek istediğim nokta kanyondaki sular.
Bu sene Horma’nın suyu da bize kirli geldi. Bildiğim ve sorduğum kadarı ile Pınarbaşı’nda arıtma var. Ancak su Horma’ya girene kadar dere üstü yeni bir tesis mi kuruldu acaba diye düşünüyoruz. Umarım öyle değildir. Derelerimiz hızlıca kirleniyor. Geçen bir haber okudum içim cız etti. Valla’ya dökülen 2 dereden bir olan Devrekhane’deki balıklar kirlilikten ölüyormuş. Yeni yapılan hayvan çiftliklerinin atıkları yüzünden.
Buradan çevre halkına sesleniyorum. Derelerinizi koruyun. Su hepimizin geleceği. Dereler sizin çocuklarınızın da geleceği. Bizlerin buradan sahip çıkması çok zor. Sizler sahip çıkacaksınız biz de sizlere buralardan gidip destek olacağız.
Son dere tükene kadar bu yaklaşım devam mı edecek? Yoksa birileri yeter artık suyumuzdan uzak durun diyecek mi?
Umarım dereler özgür ve temiz akar.
Katılan arkadaşlara çok teşekkürler.
Trekist Kanyon ekibi adına
Yılmaz Ece (yilmazvece@gmail.com)
Katılımcılar
Nurcan Köse
Elvan Ayaşar
Fikret Yavuz
Çetin Doğan
Cengiz Aksoy
Yılmaz Ece
0